Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
accelerate /əkˈsel.ə.reɪt/ = VERB: hızlandırmak, hızlanmak, çabuklaştırmak, canlandırmak, gaza basmak, özendirmek, hız kazanmak; USER: hızlandırmak, hızlandırabilir, hızlandıracak, hızlandırılması, hızlandırır

GT GD C H L M O
accounts /əˈkaʊnt/ = NOUN: hesap, açıklama, banka hesabı, önem, sebep, hesap verme, hesaba katma, söylenti, göz önünde tutma, yarar; VERB: açıklamak, saymak, açıklamasını yapmak, gözüyle bakmak, avlamak, yakalamak; USER: hesapları, hesap, hesaplar, hesaplarını, hesaplarına

GT GD C H L M O
across /əˈkrɒs/ = PREPOSITION: karşısında, içinden, üstünden, öbür tarafında, ortasından; ADVERB: karşıya, karşıdan karşıya, çapraz, genişliğinde; USER: karşısında, arasında, genelinde, boyunca, çapında

GT GD C H L M O
adopt /əˈdɒpt/ = VERB: kabul etmek, itiraf etmek, almak, içeri almak, meydan vermek; USER: benimsemek, kabul, benimsemeye, benimsenmesi, evlat

GT GD C H L M O
advice /ədˈvaɪs/ = NOUN: tavsiye, danışma, öğüt, nasihat, fikir, akıl, uyarı; USER: tavsiye, öneriler, öneriler sağlar, danışma, tavsiyesi

GT GD C H L M O
advise /ədˈvaɪz/ = VERB: bildirmek, tavsiye etmek, uyarmak, öğütlemek, öğüt vermek, fikir vermek, haber vermek, nasihat etmek, akıl vermek; USER: bildirmek, tavsiye, tavsiyelerde, tavsiye ederiz, danışmanlık

GT GD C H L M O
ahead /əˈhed/ = ADJECTIVE: önde, ileri, ilerde, başta; ADVERB: önde, önceden, ilerde; USER: önde, öncesinde, devam, önümüzdeki, önceden, önceden

GT GD C H L M O
all /ɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, bütün, her, hep; NOUN: hepsi, herkes; ADVERB: hepsi, tamamen, hep; PRONOUN: hepsi, herkes, her şey; USER: tüm, bütün, her, All, tamamını, tamamını

GT GD C H L M O
along /əˈlɒŋ/ = ADVERB: boyunca, yanısıra, ileri, yanına, ileriye, süresince, beraberine; PREPOSITION: boyunca; USER: boyunca, birlikte, yanı sıra, sıra, üzerinde, üzerinde

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
ask /ɑːsk/ = VERB: sormak, istemek, soru sormak, rica etmek, davet etmek, aranmak, hak etmek, kaşınmak; USER: sormak, isteyin, sorun, sorabilir, sor, sor

GT GD C H L M O
available /əˈveɪ.lə.bl̩/ = ADJECTIVE: mevcut, geçerli, hazır, müsait, var, eldeki, kullanışlı, işe yarar; USER: mevcut, mevcuttur, kullanılabilir, uygun, geçerli, geçerli

GT GD C H L M O
b = NOUN: si, iyi; USER: b,

GT GD C H L M O
bank /bæŋk/ = NOUN: banka, sahil, kıyı, banko, set, küme, yığın, yokuş, tuş arası, uçağın bir yana yatması; VERB: parasal işlerini yapmak, para sürmek; USER: banka, Bankası, Bank, kulübesi, bankanın

GT GD C H L M O
be /biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek; USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
because /bɪˈkəz/ = CONJUNCTION: çünkü, dolayı, yüzünden, -diği için; USER: çünkü, nedeniyle, için, nedeni, nedeni

GT GD C H L M O
become /bɪˈkʌm/ = VERB: olmak, haline gelmek, yaraşmak, kesilmek, yakışmak, uymak, güzel durmak, -laşmak, -leşmek; USER: olmak, haline, hale, oldu, olur, olur

GT GD C H L M O
bee /biː/ = NOUN: arı, arı gibi çalışan kimse, gün, toplanma, yardımlaşma, sabit fikir, takıntı, b harfi; USER: arı, bee, arısı, arı vardır, arının

GT GD C H L M O
best /best/ = ADJECTIVE: en iyi, birinci sınıf; ADVERB: en, en çok, en iyi şekilde; VERB: yenmek, geçmek, alt etmek; USER: en iyi, en, iyi, bölgesindeki en iyi, en çok, en çok

GT GD C H L M O
beverages /ˈbev.ər.ɪdʒ/ = NOUN: içkiler; USER: içkiler, içecekler, içecek, içeceklerin, içki

GT GD C H L M O
bridges /brɪdʒ/ = NOUN: köprü, briç; VERB: köprü kurmak, köprü yapmak; USER: köprüler, köprü, Bridges, köprüleri, köprülerin

GT GD C H L M O
business /ˈbɪz.nɪs/ = NOUN: iş, faaliyet, ticaret, işyeri, firma, ticarethane, mesele, alım satım, görev, konu; USER: iş, işletmeniz, Business, işletme, ticari

GT GD C H L M O
businesses /ˈbɪz.nɪs/ = NOUN: iş, faaliyet, ticaret, işyeri, firma, ticarethane, mesele, alım satım, görev, konu; USER: işletmeler, işletmelerin, iş, işletme, işletmelere

GT GD C H L M O
but /bʌt/ = CONJUNCTION: ama, ancak, fakat, ki, oysa, hariç, başka, halbuki; ADVERB: sadece, yalnızca, yani, hiç olmazsa; NOUN: itiraz, karşı çıkma; USER: ama, ancak, fakat, değil, aynı, aynı

GT GD C H L M O
by /baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan; ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara; USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından

GT GD C H L M O
can /kæn/ = NOUN: kutu, teneke kutu, konserve kutusu, hela, hapishane, kaba et, teneke kutudaki içecek; VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak; USER: kutu, olabilir, yapabilirsiniz, can, olabildiğince, olabildiğince

GT GD C H L M O
challenges /ˈtʃæl.ɪndʒ/ = VERB: meydan okumak, itiraz etmek, reddetmek, düelloya davet etmek, kafa tutmak, boy ölçüşmek; NOUN: meydan okuma, itiraz, davet, reddetme, kimlik sorma, parola sorma; USER: zorluklar, sorunlar, zorlukları, sorunları, zorluklarla

GT GD C H L M O
construction /kənˈstrʌk.ʃən/ = NOUN: inşaat, yapı, inşa, kurma, inşa etme, çizim, yapma, anlam, yorum; USER: inşaat, yapı, yapımı, yapımında, inşaatı

GT GD C H L M O
consultants /kənˈsʌl.tənt/ = NOUN: danışman, uzman doktor, mütehassıs; USER: danışmanları, danışmanlar, Danışmanlık, danışman, danışmanların

GT GD C H L M O
could /kʊd/ = VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak, konservelemek, kasede kaydetmek, kayıt yapmak, uzaklaştırmak, -ebilmek; USER: olabilir, ebil, could, could

GT GD C H L M O
counting /kaʊnt/ = NOUN: sayma, sayım, hesap; USER: sayma, sayım, sayımı, saymaya, güveniyor

GT GD C H L M O
countries /ˈkʌn.tri/ = NOUN: ülke, memleket, köy, taşra, arazi, sayfiye, toprak, diyar; USER: ülke, ülkeler, ülkeleri, ülkelerde, ülkelerin

GT GD C H L M O
day /deɪ/ = NOUN: gün, gündüz, zaman, dönem; USER: gün, günü, günlük, günün, günde, günde

GT GD C H L M O
destination /ˌdes.tɪˈneɪ.ʃən/ = NOUN: hedef, varış yeri, istikamet, gidilecek yer, nereye, amaç; USER: hedef, Gidilecek Yer, Gidilecek, varış, yer

GT GD C H L M O
detours /ˈdiː.tɔːr/ = NOUN: servis yolu, sapak, sapma, dolambaçlı yol; VERB: sapmak, saptırmak, servis yolundan vermek; USER: detours, dolambaçlar, güzergah dışı, boşa servis, Detours daha,

GT GD C H L M O
development /dɪˈvel.əp.mənt/ = NOUN: geliştirme, kalkınma, gelişme, büyüme, site, tab etme, geliştirilmiş ürün, son durum; USER: gelişme, geliştirme, kalkınma, gelişimi, gelişim

GT GD C H L M O
donors /ˈdəʊ.nər/ = NOUN: verici, veren kimse, bağışta bulunan kimse, kan veren kimse; USER: bağış, donörler, bağışçılar, donör, donörlerin

GT GD C H L M O
dozens /ˈdʌzən/ = USER: onlarca, düzinelerce, düzine

GT GD C H L M O
draw /drɔː/ = VERB: çekmek, çizmek, almak, düzenlemek, yazmak, resmetmek, kazanmak; NOUN: çekme, kura, çekiş, çekim, çekiliş; USER: çekmek, çizmek, çizin, çizim, çizebilirsiniz

GT GD C H L M O
duration /djʊəˈreɪ.ʃən/ = NOUN: süre, süreç, süreklilik, devam; USER: süre, süresi, süresini, süresinin, süresince

GT GD C H L M O
ebrd = USER: ebrd, AİKB,

GT GD C H L M O
efficiency /ɪˈfɪʃənsi/ = NOUN: verim, etkinlik, etki, yeterlik, yetenek, rasyonellik, işgüzarlık; USER: etkinlik, verim, verimliliği, verimlilik, verimliliğini

GT GD C H L M O
energy /ˈen.ə.dʒi/ = NOUN: enerji, güç, erke, kuvvet, gayret; USER: enerji, enerjisi, enerjinin, enerjiyi

GT GD C H L M O
english /ˈɪŋ.ɡlɪʃ/ = NOUN: İngilizce, İngilizler, İngiliz halkı; ADJECTIVE: İngilizce, İngiliz, İngiltere; USER: İngilizce, English, İngiliz, turkish, İngiliz kahvaltısı, İngiliz kahvaltısı

GT GD C H L M O
european /ˌyərəˈpēən,ˌyo͝orə-/ = ADJECTIVE: Avrupa, Avrupa'ya özgü; NOUN: Avrupalı; USER: Avrupa, european, Avrupa'nın, avrupalı, Avrupa'da, Avrupa'da

GT GD C H L M O
every /ˈev.ri/ = ADJECTIVE: her, her türlü, her bir, bütün; USER: her, tüm, her türlü, her bir, her bir

GT GD C H L M O
expand /ɪkˈspænd/ = VERB: genişletmek, büyütmek, genişlemek, büyümek, açmak, yayılmak, açılmak, şişirmek, gelişmek, şişmek, dönüşmek; USER: genişletmek, genişletin, genişletme, genişletebilir, genişletmeye

GT GD C H L M O
experts /ˈek.spɜːt/ = NOUN: uzman, bilirkişi, usta, eksper, üstâd, erbap; USER: uzmanlar, uzmanları, uzman, uzmanların, uzmanlardan

GT GD C H L M O
face /feɪs/ = NOUN: yüz, yüzey, surat, ön, cephe, çehre, sima, yüz ifadesi, görünüş, tavır; VERB: yüzleşmek, bakmak; USER: yüz, yüzü, karşısında, yüze, yüzünü

GT GD C H L M O
factory /ˈfæk.tər.i/ = NOUN: fabrika, imalathane, dış ticari temsilcilerin çalıştığı işhanı; USER: fabrika, fabrikası, fabrikada, fabrikasında, Fabrikamız

GT GD C H L M O
family /ˈfæm.əl.i/ = NOUN: aile, soy, familya, sülale, ev halkı, küme; ADJECTIVE: aile, ailevi, aileye ait; USER: aile, ailesi, ailesinin, etti, ailenin

GT GD C H L M O
farming /ˈfɑː.mɪŋ/ = NOUN: tarım, çiftçilik; USER: tarım, hayvancılık, çiftçilik, yetiştiriciliği, tarımın

GT GD C H L M O
find /faɪnd/ = VERB: bulmak, keşfetmek, rastlamak, bakmak, geçindirmek, karara varmak, sağlamak; NOUN: bulma, bulgu, keşif, buluş, bulunan şey; USER: bulmak, bulabilirsiniz, buldunuz, bulacaksınız, bulmanıza, bulmanıza

GT GD C H L M O
fish /fɪʃ/ = NOUN: balık; ADJECTIVE: balık; VERB: araştırmak, tutmak, avlamak, denizden çıkarmak, bulup çıkarmak, balığa çıkmak; USER: balık, fish, balıklar, balığı, balıkları

GT GD C H L M O
fly /flaɪ/ = VERB: uçmak, uçurmak, kaçmak, atılmak, uçuşmak, havalanmak, firar etmek, uçakla gitmek; NOUN: sinek, uçuş, uçma, uyanık; USER: uçmak, sinek, uçan, fly, kalkan

GT GD C H L M O
food /fuːd/ = NOUN: gıda, yiyecek, yemek, yiyecekler, besin, yem; USER: gıda, Yemek, Yiyecek, Food, yemekleri, yemekleri

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
found /faʊnd/ = VERB: kurmak, dayandırmak, temelini atmak, dökmek, kalıba dökmek, dayanmak; USER: bulundu, bulunan, buldu, bulunamadı, fazlası

GT GD C H L M O
fresh /freʃ/ = ADJECTIVE: taze, temiz, yeni, canlı, serin, körpe, zinde, dinç, günlük, ışıl ışıl; ADVERB: taptaze, taze taze; USER: taze, temiz, yeni, tatlı, fresh

GT GD C H L M O
from /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan

GT GD C H L M O
funded /fʌnd/ = VERB: yatırmak, yatırım yapmak, sermayeye çevirmek; USER: finanse, finanse edilen, tarafından finanse edilen, desteklenen, fon

GT GD C H L M O
get /ɡet/ = VERB: almak, edinmek, olmak, elde etmek, getirmek, kazanmak, gelmek, varmak, etmek, başlamak, götürmek, yaptırmak, anlamak, ettirmek, satın almak, yapmak, ele geçirmek, öldürmek, canına okumak, idrak etmek, açığını bulmak, yalanını çıkarmak, kavramak, başına gelmek; USER: almak, olsun, elde, alabilirsiniz, ulaşın

GT GD C H L M O
grow /ɡrəʊ/ = VERB: büyümek, yetişmek, büyütmek, yetiştirmek, gelişmek, üretmek, uzatmak, bırakmak, dönüşmek, -lenmek, -leşmek, -lemek; USER: büyümek, büyümeye, büyür, büyümesi, büyüyecek

GT GD C H L M O
have /hæv/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; NOUN: hile, varlıklı kimse, üçkâğıt, kumpas; USER: var, sahip, zorunda, vardır, olması, olması

GT GD C H L M O
help /help/ = NOUN: yardım, yardımcı, imdat, çözüm, çare, hizmetçi, muavin; VERB: yardımcı olmak, yardım etmek, kurtarmak, yararı olmak, imdadına yetişmek, elinde olmak, başa çıkmak; USER: yardım, yardımcı, yardıma, yardımcı olmak

GT GD C H L M O
helped /help/ = USER: yardım, yardımcı, yardımcı oldu, yardım etti, sağladı

GT GD C H L M O
higher /ˈhaɪ.ər/ = ADJECTIVE: ileri; ADVERB: daha yukarı; USER: yüksek, daha yüksek, daha, yüksek bir, yüksektir

GT GD C H L M O
hours /aʊər/ = NOUN: mesai saatleri; USER: saat, sonrası, saatler, saatleri, saati, saati

GT GD C H L M O
how /haʊ/ = ADVERB: nasıl, ne, ne kadar, nereden, ne durumda; NOUN: yöntem, yapma yöntemi; USER: nasıl, ne, ne kadar, kadar, nasıl Yapılır, nasıl Yapılır

GT GD C H L M O
hundreds /ˈhʌn.drəd/ = NOUN: yüzlük; USER: yüzlerce, yüz

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
industry /ˈɪn.də.stri/ = NOUN: sanayi, endüstri, gayret, çaba, işletmecilik, hamaratlık; USER: sanayi, sektöründe, endüstri, endüstrisi, sektörü

GT GD C H L M O
inspire /ɪnˈspaɪər/ = VERB: ilham vermek, aşılamak, esinlemek, uyandırmak, canlandırmak, telkin etmek, yaymak, içine çekmek, sebep olmak, soluk almak; USER: ilham vermek, ilham, ilham kaynağı, esin kaynağı, ilham veriyor

GT GD C H L M O
internationally /ˌɪn.təˈnæʃ.ən.əl/ = ADVERB: içten; USER: uluslararası, uluslar arası, uluslararası alanda, uluslararası düzeyde, uluslar

GT GD C H L M O
into /ˈɪn.tuː/ = PREPOSITION: içine, haline, içeriye, -e, -ye; USER: içine, haline, halinde, olarak, doğru, doğru

GT GD C H L M O
invest /ɪnˈvest/ = VERB: yatırım yapmak, yatırmak, giydirmek, donatmak, yetki vermek, sarmak, kuşatmak; USER: yatırım yapmak, yatırım, yatırmak

GT GD C H L M O
is /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup

GT GD C H L M O
it /ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse; NOUN: cinsel ilişki; USER: o, onu, bu, bunu, it, it

GT GD C H L M O
journey /ˈdʒɜː.ni/ = NOUN: yolculuk, seyahat, yol, gezi, sefer, seyir, mesafe; VERB: seyahat etmek, geziye çıkmak; USER: yolculuk, seyahat, yolculuğa, yolculuğu, yolculuğun

GT GD C H L M O
keepers /ˈkiː.pər/ = NOUN: kaleci, bekçi, bakıcı, koruyucu, sorumlu, işletmeci, muhafız; USER: sahipleri, bekçileri, keepers, bulanındır, onundur

GT GD C H L M O
know /nəʊ/ = VERB: bilmek, tanımak, tatmak, farketmek, başından geçmek, ayırt etmek, ilişkisi olmak; USER: bilmek, biliyorum, biliyor, bekleyebileceğinizi bilmek, biliyoruz, biliyoruz

GT GD C H L M O
lead /liːd/ = NOUN: kurşun, öncülük, önderlik, rehberlik, kablo; VERB: sürmek, yönetmek, götürmek, yönlendirmek, önderlik etmek, öncülük etmek, yol göstermek; USER: kurşun, yol, neden, sebep, yol açar

GT GD C H L M O
like /laɪk/ = ADJECTIVE: gibi, benzer, aynı; ADVERB: gibi, benzer; PREPOSITION: gibi, benzer, falan, aynı; NOUN: benzer; VERB: beğenmek; CONJUNCTION: sanki; USER: gibi, benzeri, benzerim, gibi bir, böyle, böyle

GT GD C H L M O
likely /ˈlaɪ.kli/ = ADVERB: muhtemelen, büyük ihtimalle, galiba; ADJECTIVE: olası, muhtemel, mümkün, uygun, mantıklı, inandırıcı; USER: muhtemelen, olasılıkla, büyük olasılıkla, muhtemeldir, olası

GT GD C H L M O
line /laɪn/ = NOUN: satır, hat, çizgi, sıra, kablo, kuyruk, dize, halat, hiza, işkolu, yöntem, bilgi; VERB: kaplamak, çizmek, çizgi çizmek, astarlamak, doldurmak, kırıştırmak; USER: çizgi, hat, hattı, satırı, satır, satır

GT GD C H L M O
local /ˈləʊ.kəl/ = ADJECTIVE: yerel, lokal, yerli, şehir içi, bölgesel, kısmi, ekspres olmayan; NOUN: yöre sakini, sakin; USER: yerel, lokal, yerel bir, yerli, local

GT GD C H L M O
makes /meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak; NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli; USER: yapar, yapan, kılan, sağlar, hale getirir

GT GD C H L M O
manufacturing /ˌmanyəˈfakCHər/ = VERB: üretmek, imal etmek, uydurmak; USER: üretim, imalat, üretimi, imalatı, üretiminde

GT GD C H L M O
many /ˈmen.i/ = ADJECTIVE: çok, bir hayli, bir yığın; ADVERB: çok; NOUN: birçoğu; USER: çok, birçok, pek çok, pek, çok sayıda, çok sayıda

GT GD C H L M O
marketing /ˈmɑː.kɪ.tɪŋ/ = NOUN: pazarlama, alışveriş yapma; USER: pazarlama, marketing

GT GD C H L M O
markets /ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır; VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak; USER: piyasalar, pazarlar, piyasaları, pazarlarda, piyasalarda

GT GD C H L M O
members /ˈmem.bər/ = NOUN: üye, taraf, uzuv, organ; USER: üye, üyeleri, üyelerinin, üyesi, üyeler

GT GD C H L M O
might /maɪt/ = NOUN: güç, kuvvet, zor; VERB: mümkün olmak, olası olmak, -ebilmek, -abilmek; USER: olabilir, might, belki, belki

GT GD C H L M O
millions /ˈmɪl.jən/ = USER: milyonlarca, milyon, milyonlarca insan

GT GD C H L M O
mini /ˈmɪn.i/ = ADJECTIVE: mini, küçük, kısa; NOUN: mini etek, ufak araba; USER: mini, Kısa, minivan, Özetleri, küçük

GT GD C H L M O
more /mɔːr/ = ADJECTIVE: daha fazla, daha çok; ADVERB: daha, bir kat daha; NOUN: çok, fazla şey, fazlalık; USER: daha fazla, daha, fazla, fazlası, diğer, diğer

GT GD C H L M O
much /mʌtʃ/ = ADVERB: veľa, oveľa, mnoho, veľmi, často, dosť, takmer, skoro; ADJECTIVE: významný významný

GT GD C H L M O
music /ˈmjuː.zɪk/ = NOUN: müzik, musiki; USER: müzik, Music, müziği, müziğin

GT GD C H L M O
network /ˈnet.wɜːk/ = NOUN: ağ, şebeke, iletişim ağı, ağ örgüsü; USER: ağ, ağı, şebeke, ağa, network

GT GD C H L M O
new /njuː/ = ADJECTIVE: yeni, taze, modern, acemi, keşfedilmemiş; USER: yeni, yeni bir, okunmamış, new, new

GT GD C H L M O
nov /nəʊˈvem.bər/ = ABBREVIATION: Kasım

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
old /əʊld/ = ADJECTIVE: eski, yaşlı, ihtiyar, eskimiş, önceki, bayat, tecrübeli, eskiden kalma, köhne, harika, pişkin, kart; NOUN: eski zamanlar; USER: eski, Alt, Old, yaşlı, eski bir, eski bir

GT GD C H L M O
on /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili

GT GD C H L M O
one /wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane; PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi; ADJECTIVE: tek, aynı; USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir

GT GD C H L M O
operations /ˌɒp.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: işlem, operasyon, işletme, çalıştırma, ameliyat, işleyiş, kullanma, iş, harekât, tatbikat, etkinlik, cerrahi müdahale, hüküm, yürürlük; USER: işlemleri, işlemler, operasyonları, operasyonlar, operasyon

GT GD C H L M O
or /ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut; NOUN: altın sarısı; USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada

GT GD C H L M O
organization /ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, örgüt, örgütlenme, organizma, bünye; USER: organizasyon, örgüt, kuruluş, organizasyonu, örgütü

GT GD C H L M O
our /aʊər/ = PRONOUN: bizim; USER: bizim, eden, our, Yazın, Yazın

GT GD C H L M O
out /aʊt/ = ADVERB: dışarı, dışarıda, dışarıya, çıkmış, bitmiş, kalmamış, açıkta, yüksek sesle; NOUN: çıkış; VERB: çıkarmak; ADJECTIVE: dışarıdaki, dış; USER: dışarı, üzerinden, out, Çıkış, dışında, dışında

GT GD C H L M O
part /pɑːt/ = NOUN: parça, bölüm, kısım, rol, görev, taraf, pay, kesim, katkı; ADJECTIVE: kısmen, kısmi; VERB: ayrılmak; USER: bölüm, parça, parçası, bir parçası, parçasıdır, parçasıdır

GT GD C H L M O
paused /pɔːz/ = VERB: duraklamak, ara vermek, duraksamak, tereddüd etmek; USER: durakladı, duraklatıldı, durdurulmuş, duraklatılmış, duraklatıldığında

GT GD C H L M O
people /ˈpiː.pl̩/ = NOUN: insanlar, halk, millet, herkes, ulus, elalem, aile fertleri, eller; VERB: insan yerleştirmek; USER: insanlar, kişi, insanların, insan, insanları, insanları

GT GD C H L M O
perked /pɜːk/ = VERB: dikmek, neşelenmek, canlanmak, kaldırmak, kendine gelmek, başını dikmek; USER: perked, neşelendi

GT GD C H L M O
porcelain /ˈpɔː.səl.ɪn/ = NOUN: porselen

GT GD C H L M O
poultry /ˈpəʊl.tri/ = NOUN: kümes hayvanları; USER: kümes hayvanları, kanatlı, tavuk, kümes, kümes hayvanı

GT GD C H L M O
production /prəˈdʌk.ʃən/ = NOUN: üretim, yapım, üretme, imal, yapıt, eser; USER: üretim, üretimi, üretiminde, üretiminin, üretimini

GT GD C H L M O
productive /prəˈdʌk.tɪv/ = ADJECTIVE: verimli, üretken, bereketli, yaratıcı, kazançlı, kârlı; USER: üretken, verimli, üretici, verimli bir, üretim

GT GD C H L M O
products /ˈprɒd.ʌkt/ = NOUN: ürün, çarpım, mahsul, sonuç, meyve; USER: ürünleri, ürünler, ürün, ürünlerin, ürünlerinin

GT GD C H L M O
provide /prəˈvaɪd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; USER: sağlamak, sağlar, verin, sunmak, sağlayabilir

GT GD C H L M O
published /ˈpʌb.lɪʃ/ = VERB: yayınlamak, basmak, yaymak, çıkarmak, ilan etmek, duyurmak, kamuoyuna açıklamak, ortaya dökmek, ileri sürmek; USER: yayınlanan, yayımlanan, yayınlanmış, Yayımlanma, yayınlandı, yayınlandı

GT GD C H L M O
re /riː/ = PREPOSITION: dair, falan, filanca, hakkında; USER: yeniden, tekrar, re, re

GT GD C H L M O
reach /riːtʃ/ = VERB: ulaşmak, erişmek, varmak, uzanmak, yetişmek, uzatmak, bulmak, vermek; NOUN: erişme, uzanma, menzil, kavrayış; USER: ulaşmak, ulaşabilirsiniz, ulaşması, ulaşabilir, ulaşır, ulaşır

GT GD C H L M O
ready /ˈred.i/ = ADJECTIVE: hazır, hazırlıklı, istekli, kolay, razı, hızlı, amade, gönüllü, çabuk; ADVERB: hazır, kullanıma hazır; NOUN: hazır para; USER: hazır, hazırdır, hazır hale, hazırız

GT GD C H L M O
reconstruction /ˌriː.kənˈstrʌk.ʃən/ = NOUN: yeniden yapılanma, imar, kalkınma, tekrar inşa, yeniden kurma; USER: yeniden yapılanma, imar, yeniden, rekonstrüksiyon, rekonstrüksiyonu

GT GD C H L M O
retail /ˈriː.teɪl/ = ADJECTIVE: perakende; ADVERB: perakende, perakende olarak; NOUN: perakende satış, perakendecilik; VERB: perakende satmak, perakende satılmak, yaymak, ayrıntılarıyla anlatmak, önüne gelene söylemek; USER: perakende, bireysel, perakende satış, satış, perakendecilik

GT GD C H L M O
route /ruːt/ = NOUN: rota, yol, güzergâh, hat, herzamanki yol, yürüyüş emri; VERB: göndermek, sevketmek, nakletmek, belli bir kanaldan yollamak, yürüyüşe geçirmek; USER: rota, yol, yolu, güzergah, rotası

GT GD C H L M O
running /ˈrʌn.ɪŋ/ = NOUN: çalışma, koşma, koşu, işletme; ADJECTIVE: akan, koşan, akar, işleyen, sürekli, cari, arka arkaya, koşarak yapılan; USER: çalışma, koşu, koşma, çalışan, çalıştıran

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
sectors /ˈsek.tər/ = NOUN: sektör, bölge, işkolu, dilim, daire dilimi, ölçüm teleskopu; USER: sektörler, sektörlerde, alanları, sektörleri, sektörlerinde

GT GD C H L M O
showing /ˈʃəʊ.ɪŋ/ = NOUN: gösteri, gösterme, sergi, gösterimde olma, oynama, belirtme, durum; USER: gösterme, gösteren, arası sonuçları gösteriyor, arası, gösterilen

GT GD C H L M O
simple /ˈsɪm.pl̩/ = ADJECTIVE: basit, kolay, sade, yalın, saf, sade ve basit, temiz kalpli, kendi halinde, acemi, alçakgönüllü, gösterişsiz, iradesiz, tam; NOUN: kocakarı ilacı; USER: basit, basit bir, kolay, sade, basittir, basittir

GT GD C H L M O
small /smɔːl/ = ADJECTIVE: küçük, az, ufak, hafif, minik, mini, küçücük, ufak tefek, önemsiz, basit, ufacık, zayıf, mütevazi, fakir, sıradan, arka, dar kısım; USER: küçük, küçük bir, az, small, ufak, ufak

GT GD C H L M O
so /səʊ/ = CONJUNCTION: bu yüzden, yani, için, diye, -ması için; ADVERB: çok, kadar, böylece, öyle, o kadar, böyle, pek, de, da, demek, şöyle, demek ki, öyleki, aynen; NOUN: sol; USER: bu yüzden, çok, böylece, kadar, yani, yani

GT GD C H L M O
sort /sɔːt/ = NOUN: tür, çeşit, tip, punto, sınıf, harf takımı, kalite; VERB: sınıflandırmak, ayırmak, ayıklamak, halletmek, tasnif etmek, çözümlemek; USER: çeşit, tür, sıralama, Sırala, türlü

GT GD C H L M O
sourced /sɔːs/ = USER: kaynaklı, kaynaklanan, sourced, kaynaklandığı

GT GD C H L M O
stop /stɒp/ = VERB: durdurmak, durmak, bırakmak, kesmek, son vermek, kapamak, bitmek, alıkoymak, tıkamak, dindirmek, kalmak, stop ettirmek, savmak, noktalamak, kesilmek, dolgu yapmak, devam etmemek; NOUN: durak, durma, engel, stop etme, nokta, duraklama, istasyon, duraksama, mola yeri, mercek perdesi, noktalama işareti, ünsüz ses; USER: durdurmak, dur, durdurun, durdurma, durdurmaya

GT GD C H L M O
strategy /ˈstræt.ə.dʒi/ = NOUN: strateji, taktik, kurnazlık, savaş bilimi; USER: strateji, stratejisi, stratejisinin, stratejisini, stratejinin

GT GD C H L M O
subtitles /ˈsʌbˌtaɪ.tl̩/ = NOUN: altyazı, ikinci başlık; USER: altyazılar, altyazıları, altyazılı, alt, altyazı

GT GD C H L M O
succeed /səkˈsiːd/ = VERB: başarılı olmak, başarmak, başarıya ulaşmak, sonra gelmek, yerine geçmek, varisi olmak; USER: başarılı olmak, başarılı, başarısız, başarıya, başarı

GT GD C H L M O
supermarkets /ˈsuː.pəˌmɑː.kɪt/ = NOUN: süpermarket; USER: süpermarketler, süpermarket, süpermarketlerde, süpermarketlere, süpermarketlerin

GT GD C H L M O
suspect /səˈspekt/ = VERB: hayatta kalmak, kalmak, dayanmak, sağ kalmak, geriye kalmak, yadigâr kalmak, göğüs germek, daha uzun yaşamak

GT GD C H L M O
t /tiː/ = USER: t, mi, Sal, Pe, t Kaydedilen

GT GD C H L M O
taken /ˈteɪ.kən/ = ADJECTIVE: tutulmuş; USER: alınan, alınır, alınması, alınmıştır, almış, almış

GT GD C H L M O
tea /tiː/ = NOUN: çay, esrar; USER: çay, çayı, Kahve, tea, tea

GT GD C H L M O
technologies /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; USER: teknolojileri, teknolojiler, teknolojilerin, teknolojilerinin, teknoloji

GT GD C H L M O
telecommunications /ˌtel.ɪ.kəˌmjuː.nɪˈkeɪ.ʃənz/ = NOUN: telekomünikasyon; USER: telekomünikasyon, telekomünikasyon ve bağlantı, iletişim, haberleşme, Telecommunications

GT GD C H L M O
tens = NOUN: onluk, onlu; USER: onlarca, on, on binlerce

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
there /ðeər/ = ADVERB: orada, oraya, şurada, oralarda, o konuda; PRONOUN: şuradaki; USER: orada, var, vardır, yoktur, yok, yok

GT GD C H L M O
they /ðeɪ/ = PRONOUN: onlar, insanlar; USER: onlar, bu, bunlar, da, de, de

GT GD C H L M O
think /θɪŋk/ = VERB: düşünmek, sanmak, saymak, zannetmek, anmak, tasavvur etmek, aklından geçirmek, planlamak; USER: düşünmek, düşünüyorum, düşünüyorsanız, düşünüyorsun, düşünüyor, düşünüyor

GT GD C H L M O
thousands /ˈθaʊ.zənd/ = NOUN: bin; USER: binlerce, bin, bin

GT GD C H L M O
through /θruː/ = ADVERB: sayesinde, doğru, baştan sona, tamamen, doğruca, bir uçtan bir uca; PREPOSITION: sayesinde, içinden, arasından, yüzünden, baştan başa, bir uçtan bir uca; ADJECTIVE: kesintisiz, direkt; USER: sayesinde, ile, aracılığıyla, üzerinden, yoluyla

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
too /tuː/ = ADVERB: çok, de, fazla, dahi; USER: çok, de, da, fazla, kadar, kadar

GT GD C H L M O
tripled /ˈtrɪp.l̩/ = VERB: üç katına çıkarmak, üç misline çıkmak; USER: üç katına, üçe, katına, üç, üç kat"

GT GD C H L M O
turnover /ˈtərnˌōvər/ = NOUN: devir, devir hızı, iş hacmi, devirme, devrilme, fire, satış işlemleri, eksilme, meyveli turta; USER: devir, ciro, cirosu, sermaye, cirosunun

GT GD C H L M O
turns /tɜːn/ = NOUN: dönüş, dönme, sıra, dönüm; VERB: çevirmek, dönmek, döndürmek, dönüştürmek, geçmek, olmak, sapmak, dönüşmek; USER: döner, çıkıyor, dönüşür, açar, yanar

GT GD C H L M O
twists /twɪst/ = NOUN: bükülme, bükme, dönme, dönemeç, burkulma, tvist, kıvrım, düğüm, kıvırma, büklüm; VERB: bükmek, kıvrılmak; USER: katlanmış, twists, bükülme, manevra, pike

GT GD C H L M O
under /ˈʌn.dər/ = ADVERB: altında, altına, altta; PREPOSITION: altında, altı, altından, bağlı, halinde, döneminde, etkisi altında; ADJECTIVE: alt, az; USER: altında, altındaki, kapsamında, altına, çerçevesinde, çerçevesinde

GT GD C H L M O
unique /jʊˈniːk/ = ADJECTIVE: benzersiz, eşsiz, özgün, tek, biricik, mükemmel, rakipsiz, yegâne, bir değerli; NOUN: eşsiz şey, nadir şey; USER: benzersiz, eşsiz, benzersiz bir, eşsiz bir, özgü

GT GD C H L M O
up /ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya; PREPOSITION: yukarı, yukarıya; ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş; NOUN: artış; VERB: yükseltmek, artırmak; USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla

GT GD C H L M O
ve / -v/ = USER: ettik

GT GD C H L M O
want /wɒnt/ = VERB: istemek, arzulamak, arzu etmek, gerektirmek, talep etmek, yoksun olmak, ihtiyacı olmak, eksik olmak; NOUN: arzu, ihtiyaç, yokluk, istek, gereksinim, lüzum, fakirlik, gereksinme; USER: istemek, istediğiniz, istiyorum, istiyorsanız, istiyorsunuz

GT GD C H L M O
waters /ˈwɔː.tər/ = NOUN: su, sular, sıvı, su birikintisi, kaplıca suyu, karasuları; VERB: sulamak, su almak, su vermek, sulandırmak, sulanmak, su katmak; USER: sular, suları, sularda, sularında, suların

GT GD C H L M O
way /weɪ/ = NOUN: yol, yön, yöntem, tarz, taraf, usul, davranış, mesafe, gidişat, durum, yapılış şekli, gelenek, davranış tarzı, bakım, civar, iş alanı; USER: yol, şekilde, yolu, bir şekilde, bir yol, bir yol

GT GD C H L M O
we /wiː/ = PRONOUN: biz; USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu

GT GD C H L M O
which /wɪtʃ/ = ADJECTIVE: hangi; PRONOUN: hangi, hangisi, ki, hangisini; USER: hangi, olan, olduğu, ki, bu, bu

GT GD C H L M O
who /huː/ = PRONOUN: kim, kimi, kime, ki o; USER: kim, kimin, olan, edenler, eden, eden

GT GD C H L M O
why /waɪ/ = ADVERB: neden, niçin, niye; NOUN: sebep; USER: neden, yüzden, nedeni, nedenle, niçin, niçin

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
work /wɜːk/ = NOUN: iş, çalışma, eser, görev, işleme, emek, işyeri, yapıt, meşguliyet; VERB: çalışmak, işlemek, iş yapmak, işe yaramak, çabalamak, meşgul olmak, başarılı olmak, oynamak, mayalanmak, etkili olmak, seğirmek, oynatmak, koparmak, sızdırmak, işletmek; USER: çalışma, çalışmak, iş, işe, çalışmaya

GT GD C H L M O
working /ˈwɜː.kɪŋ/ = NOUN: çalışma, iş, işleme, işletme, çaba, üretme, halletme, mayalanma, kazı; ADJECTIVE: çalışma, çalışan, iş, işleyen, yeterli, temel; USER: çalışma, çalışan, çalışıyor, iş, çalışmaya

GT GD C H L M O
year /jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş; USER: yıl, yılın, yıllık, yılı, yılda, yılda

GT GD C H L M O
your /jɔːr/ = PRONOUN: sizin, senin; USER: sizin, senin, Kaydınızı, Kullanıcı, da, da

178 words