Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge
GT
GD
C
H
L
M
O
a
GT
GD
C
H
L
M
O
accelerate
/əkˈsel.ə.reɪt/ = VERB: hızlandırmak, hızlanmak, çabuklaştırmak, canlandırmak, gaza basmak, özendirmek, hız kazanmak;
USER: hızlandırmak, hızlandırabilir, hızlandıracak, hızlandırılması, hızlandırır
GT
GD
C
H
L
M
O
accounts
/əˈkaʊnt/ = NOUN: hesap, açıklama, banka hesabı, önem, sebep, hesap verme, hesaba katma, söylenti, göz önünde tutma, yarar;
VERB: açıklamak, saymak, açıklamasını yapmak, gözüyle bakmak, avlamak, yakalamak;
USER: hesapları, hesap, hesaplar, hesaplarını, hesaplarına
GT
GD
C
H
L
M
O
across
/əˈkrɒs/ = PREPOSITION: karşısında, içinden, üstünden, öbür tarafında, ortasından;
ADVERB: karşıya, karşıdan karşıya, çapraz, genişliğinde;
USER: karşısında, arasında, genelinde, boyunca, çapında
GT
GD
C
H
L
M
O
adopt
/əˈdɒpt/ = VERB: kabul etmek, itiraf etmek, almak, içeri almak, meydan vermek;
USER: benimsemek, kabul, benimsemeye, benimsenmesi, evlat
GT
GD
C
H
L
M
O
advice
/ədˈvaɪs/ = NOUN: tavsiye, danışma, öğüt, nasihat, fikir, akıl, uyarı;
USER: tavsiye, öneriler, öneriler sağlar, danışma, tavsiyesi
GT
GD
C
H
L
M
O
advise
/ədˈvaɪz/ = VERB: bildirmek, tavsiye etmek, uyarmak, öğütlemek, öğüt vermek, fikir vermek, haber vermek, nasihat etmek, akıl vermek;
USER: bildirmek, tavsiye, tavsiyelerde, tavsiye ederiz, danışmanlık
GT
GD
C
H
L
M
O
ahead
/əˈhed/ = ADJECTIVE: önde, ileri, ilerde, başta;
ADVERB: önde, önceden, ilerde;
USER: önde, öncesinde, devam, önümüzdeki, önceden, önceden
GT
GD
C
H
L
M
O
all
/ɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, bütün, her, hep;
NOUN: hepsi, herkes;
ADVERB: hepsi, tamamen, hep;
PRONOUN: hepsi, herkes, her şey;
USER: tüm, bütün, her, All, tamamını, tamamını
GT
GD
C
H
L
M
O
along
/əˈlɒŋ/ = ADVERB: boyunca, yanısıra, ileri, yanına, ileriye, süresince, beraberine;
PREPOSITION: boyunca;
USER: boyunca, birlikte, yanı sıra, sıra, üzerinde, üzerinde
GT
GD
C
H
L
M
O
and
/ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de;
USER: ve, ile, ile
GT
GD
C
H
L
M
O
ask
/ɑːsk/ = VERB: sormak, istemek, soru sormak, rica etmek, davet etmek, aranmak, hak etmek, kaşınmak;
USER: sormak, isteyin, sorun, sorabilir, sor, sor
GT
GD
C
H
L
M
O
available
/əˈveɪ.lə.bl̩/ = ADJECTIVE: mevcut, geçerli, hazır, müsait, var, eldeki, kullanışlı, işe yarar;
USER: mevcut, mevcuttur, kullanılabilir, uygun, geçerli, geçerli
GT
GD
C
H
L
M
O
b
= NOUN: si, iyi;
USER: b,
GT
GD
C
H
L
M
O
bank
/bæŋk/ = NOUN: banka, sahil, kıyı, banko, set, küme, yığın, yokuş, tuş arası, uçağın bir yana yatması;
VERB: parasal işlerini yapmak, para sürmek;
USER: banka, Bankası, Bank, kulübesi, bankanın
GT
GD
C
H
L
M
O
be
/biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek;
USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu
GT
GD
C
H
L
M
O
because
/bɪˈkəz/ = CONJUNCTION: çünkü, dolayı, yüzünden, -diği için;
USER: çünkü, nedeniyle, için, nedeni, nedeni
GT
GD
C
H
L
M
O
become
/bɪˈkʌm/ = VERB: olmak, haline gelmek, yaraşmak, kesilmek, yakışmak, uymak, güzel durmak, -laşmak, -leşmek;
USER: olmak, haline, hale, oldu, olur, olur
GT
GD
C
H
L
M
O
bee
/biː/ = NOUN: arı, arı gibi çalışan kimse, gün, toplanma, yardımlaşma, sabit fikir, takıntı, b harfi;
USER: arı, bee, arısı, arı vardır, arının
GT
GD
C
H
L
M
O
best
/best/ = ADJECTIVE: en iyi, birinci sınıf;
ADVERB: en, en çok, en iyi şekilde;
VERB: yenmek, geçmek, alt etmek;
USER: en iyi, en, iyi, bölgesindeki en iyi, en çok, en çok
GT
GD
C
H
L
M
O
beverages
/ˈbev.ər.ɪdʒ/ = NOUN: içkiler;
USER: içkiler, içecekler, içecek, içeceklerin, içki
GT
GD
C
H
L
M
O
bridges
/brɪdʒ/ = NOUN: köprü, briç;
VERB: köprü kurmak, köprü yapmak;
USER: köprüler, köprü, Bridges, köprüleri, köprülerin
GT
GD
C
H
L
M
O
business
/ˈbɪz.nɪs/ = NOUN: iş, faaliyet, ticaret, işyeri, firma, ticarethane, mesele, alım satım, görev, konu;
USER: iş, işletmeniz, Business, işletme, ticari
GT
GD
C
H
L
M
O
businesses
/ˈbɪz.nɪs/ = NOUN: iş, faaliyet, ticaret, işyeri, firma, ticarethane, mesele, alım satım, görev, konu;
USER: işletmeler, işletmelerin, iş, işletme, işletmelere
GT
GD
C
H
L
M
O
but
/bʌt/ = CONJUNCTION: ama, ancak, fakat, ki, oysa, hariç, başka, halbuki;
ADVERB: sadece, yalnızca, yani, hiç olmazsa;
NOUN: itiraz, karşı çıkma;
USER: ama, ancak, fakat, değil, aynı, aynı
GT
GD
C
H
L
M
O
by
/baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan;
ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara;
USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından
GT
GD
C
H
L
M
O
can
/kæn/ = NOUN: kutu, teneke kutu, konserve kutusu, hela, hapishane, kaba et, teneke kutudaki içecek;
VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak;
USER: kutu, olabilir, yapabilirsiniz, can, olabildiğince, olabildiğince
GT
GD
C
H
L
M
O
challenges
/ˈtʃæl.ɪndʒ/ = VERB: meydan okumak, itiraz etmek, reddetmek, düelloya davet etmek, kafa tutmak, boy ölçüşmek;
NOUN: meydan okuma, itiraz, davet, reddetme, kimlik sorma, parola sorma;
USER: zorluklar, sorunlar, zorlukları, sorunları, zorluklarla
GT
GD
C
H
L
M
O
construction
/kənˈstrʌk.ʃən/ = NOUN: inşaat, yapı, inşa, kurma, inşa etme, çizim, yapma, anlam, yorum;
USER: inşaat, yapı, yapımı, yapımında, inşaatı
GT
GD
C
H
L
M
O
consultants
/kənˈsʌl.tənt/ = NOUN: danışman, uzman doktor, mütehassıs;
USER: danışmanları, danışmanlar, Danışmanlık, danışman, danışmanların
GT
GD
C
H
L
M
O
could
/kʊd/ = VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak, konservelemek, kasede kaydetmek, kayıt yapmak, uzaklaştırmak, -ebilmek;
USER: olabilir, ebil, could, could
GT
GD
C
H
L
M
O
counting
/kaʊnt/ = NOUN: sayma, sayım, hesap;
USER: sayma, sayım, sayımı, saymaya, güveniyor
GT
GD
C
H
L
M
O
countries
/ˈkʌn.tri/ = NOUN: ülke, memleket, köy, taşra, arazi, sayfiye, toprak, diyar;
USER: ülke, ülkeler, ülkeleri, ülkelerde, ülkelerin
GT
GD
C
H
L
M
O
day
/deɪ/ = NOUN: gün, gündüz, zaman, dönem;
USER: gün, günü, günlük, günün, günde, günde
GT
GD
C
H
L
M
O
destination
/ˌdes.tɪˈneɪ.ʃən/ = NOUN: hedef, varış yeri, istikamet, gidilecek yer, nereye, amaç;
USER: hedef, Gidilecek Yer, Gidilecek, varış, yer
GT
GD
C
H
L
M
O
detours
/ˈdiː.tɔːr/ = NOUN: servis yolu, sapak, sapma, dolambaçlı yol;
VERB: sapmak, saptırmak, servis yolundan vermek;
USER: detours, dolambaçlar, güzergah dışı, boşa servis, Detours daha,
GT
GD
C
H
L
M
O
development
/dɪˈvel.əp.mənt/ = NOUN: geliştirme, kalkınma, gelişme, büyüme, site, tab etme, geliştirilmiş ürün, son durum;
USER: gelişme, geliştirme, kalkınma, gelişimi, gelişim
GT
GD
C
H
L
M
O
donors
/ˈdəʊ.nər/ = NOUN: verici, veren kimse, bağışta bulunan kimse, kan veren kimse;
USER: bağış, donörler, bağışçılar, donör, donörlerin
GT
GD
C
H
L
M
O
dozens
/ˈdʌzən/ = USER: onlarca, düzinelerce, düzine
GT
GD
C
H
L
M
O
draw
/drɔː/ = VERB: çekmek, çizmek, almak, düzenlemek, yazmak, resmetmek, kazanmak;
NOUN: çekme, kura, çekiş, çekim, çekiliş;
USER: çekmek, çizmek, çizin, çizim, çizebilirsiniz
GT
GD
C
H
L
M
O
duration
/djʊəˈreɪ.ʃən/ = NOUN: süre, süreç, süreklilik, devam;
USER: süre, süresi, süresini, süresinin, süresince
GT
GD
C
H
L
M
O
ebrd
= USER: ebrd, AİKB,
GT
GD
C
H
L
M
O
efficiency
/ɪˈfɪʃənsi/ = NOUN: verim, etkinlik, etki, yeterlik, yetenek, rasyonellik, işgüzarlık;
USER: etkinlik, verim, verimliliği, verimlilik, verimliliğini
GT
GD
C
H
L
M
O
energy
/ˈen.ə.dʒi/ = NOUN: enerji, güç, erke, kuvvet, gayret;
USER: enerji, enerjisi, enerjinin, enerjiyi
GT
GD
C
H
L
M
O
english
/ˈɪŋ.ɡlɪʃ/ = NOUN: İngilizce, İngilizler, İngiliz halkı;
ADJECTIVE: İngilizce, İngiliz, İngiltere;
USER: İngilizce, English, İngiliz, turkish, İngiliz kahvaltısı, İngiliz kahvaltısı
GT
GD
C
H
L
M
O
european
/ˌyərəˈpēən,ˌyo͝orə-/ = ADJECTIVE: Avrupa, Avrupa'ya özgü;
NOUN: Avrupalı;
USER: Avrupa, european, Avrupa'nın, avrupalı, Avrupa'da, Avrupa'da
GT
GD
C
H
L
M
O
every
/ˈev.ri/ = ADJECTIVE: her, her türlü, her bir, bütün;
USER: her, tüm, her türlü, her bir, her bir
GT
GD
C
H
L
M
O
expand
/ɪkˈspænd/ = VERB: genişletmek, büyütmek, genişlemek, büyümek, açmak, yayılmak, açılmak, şişirmek, gelişmek, şişmek, dönüşmek;
USER: genişletmek, genişletin, genişletme, genişletebilir, genişletmeye
GT
GD
C
H
L
M
O
experts
/ˈek.spɜːt/ = NOUN: uzman, bilirkişi, usta, eksper, üstâd, erbap;
USER: uzmanlar, uzmanları, uzman, uzmanların, uzmanlardan
GT
GD
C
H
L
M
O
face
/feɪs/ = NOUN: yüz, yüzey, surat, ön, cephe, çehre, sima, yüz ifadesi, görünüş, tavır;
VERB: yüzleşmek, bakmak;
USER: yüz, yüzü, karşısında, yüze, yüzünü
GT
GD
C
H
L
M
O
factory
/ˈfæk.tər.i/ = NOUN: fabrika, imalathane, dış ticari temsilcilerin çalıştığı işhanı;
USER: fabrika, fabrikası, fabrikada, fabrikasında, Fabrikamız
GT
GD
C
H
L
M
O
family
/ˈfæm.əl.i/ = NOUN: aile, soy, familya, sülale, ev halkı, küme;
ADJECTIVE: aile, ailevi, aileye ait;
USER: aile, ailesi, ailesinin, etti, ailenin
GT
GD
C
H
L
M
O
farming
/ˈfɑː.mɪŋ/ = NOUN: tarım, çiftçilik;
USER: tarım, hayvancılık, çiftçilik, yetiştiriciliği, tarımın
GT
GD
C
H
L
M
O
find
/faɪnd/ = VERB: bulmak, keşfetmek, rastlamak, bakmak, geçindirmek, karara varmak, sağlamak;
NOUN: bulma, bulgu, keşif, buluş, bulunan şey;
USER: bulmak, bulabilirsiniz, buldunuz, bulacaksınız, bulmanıza, bulmanıza
GT
GD
C
H
L
M
O
fish
/fɪʃ/ = NOUN: balık;
ADJECTIVE: balık;
VERB: araştırmak, tutmak, avlamak, denizden çıkarmak, bulup çıkarmak, balığa çıkmak;
USER: balık, fish, balıklar, balığı, balıkları
GT
GD
C
H
L
M
O
fly
/flaɪ/ = VERB: uçmak, uçurmak, kaçmak, atılmak, uçuşmak, havalanmak, firar etmek, uçakla gitmek;
NOUN: sinek, uçuş, uçma, uyanık;
USER: uçmak, sinek, uçan, fly, kalkan
GT
GD
C
H
L
M
O
food
/fuːd/ = NOUN: gıda, yiyecek, yemek, yiyecekler, besin, yem;
USER: gıda, Yemek, Yiyecek, Food, yemekleri, yemekleri
GT
GD
C
H
L
M
O
for
/fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle;
CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira;
USER: için, boyunca, for, üzere, üzere
GT
GD
C
H
L
M
O
found
/faʊnd/ = VERB: kurmak, dayandırmak, temelini atmak, dökmek, kalıba dökmek, dayanmak;
USER: bulundu, bulunan, buldu, bulunamadı, fazlası
GT
GD
C
H
L
M
O
fresh
/freʃ/ = ADJECTIVE: taze, temiz, yeni, canlı, serin, körpe, zinde, dinç, günlük, ışıl ışıl;
ADVERB: taptaze, taze taze;
USER: taze, temiz, yeni, tatlı, fresh
GT
GD
C
H
L
M
O
from
/frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri;
USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan
GT
GD
C
H
L
M
O
funded
/fʌnd/ = VERB: yatırmak, yatırım yapmak, sermayeye çevirmek;
USER: finanse, finanse edilen, tarafından finanse edilen, desteklenen, fon
GT
GD
C
H
L
M
O
get
/ɡet/ = VERB: almak, edinmek, olmak, elde etmek, getirmek, kazanmak, gelmek, varmak, etmek, başlamak, götürmek, yaptırmak, anlamak, ettirmek, satın almak, yapmak, ele geçirmek, öldürmek, canına okumak, idrak etmek, açığını bulmak, yalanını çıkarmak, kavramak, başına gelmek;
USER: almak, olsun, elde, alabilirsiniz, ulaşın
GT
GD
C
H
L
M
O
grow
/ɡrəʊ/ = VERB: büyümek, yetişmek, büyütmek, yetiştirmek, gelişmek, üretmek, uzatmak, bırakmak, dönüşmek, -lenmek, -leşmek, -lemek;
USER: büyümek, büyümeye, büyür, büyümesi, büyüyecek
GT
GD
C
H
L
M
O
have
/hæv/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak;
NOUN: hile, varlıklı kimse, üçkâğıt, kumpas;
USER: var, sahip, zorunda, vardır, olması, olması
GT
GD
C
H
L
M
O
help
/help/ = NOUN: yardım, yardımcı, imdat, çözüm, çare, hizmetçi, muavin;
VERB: yardımcı olmak, yardım etmek, kurtarmak, yararı olmak, imdadına yetişmek, elinde olmak, başa çıkmak;
USER: yardım, yardımcı, yardıma, yardımcı olmak
GT
GD
C
H
L
M
O
helped
/help/ = USER: yardım, yardımcı, yardımcı oldu, yardım etti, sağladı
GT
GD
C
H
L
M
O
higher
/ˈhaɪ.ər/ = ADJECTIVE: ileri;
ADVERB: daha yukarı;
USER: yüksek, daha yüksek, daha, yüksek bir, yüksektir
GT
GD
C
H
L
M
O
hours
/aʊər/ = NOUN: mesai saatleri;
USER: saat, sonrası, saatler, saatleri, saati, saati
GT
GD
C
H
L
M
O
how
/haʊ/ = ADVERB: nasıl, ne, ne kadar, nereden, ne durumda;
NOUN: yöntem, yapma yöntemi;
USER: nasıl, ne, ne kadar, kadar, nasıl Yapılır, nasıl Yapılır
GT
GD
C
H
L
M
O
hundreds
/ˈhʌn.drəd/ = NOUN: yüzlük;
USER: yüzlerce, yüz
GT
GD
C
H
L
M
O
in
/ɪn/ = ADVERB: içinde;
PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri;
ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde;
USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in
GT
GD
C
H
L
M
O
industry
/ˈɪn.də.stri/ = NOUN: sanayi, endüstri, gayret, çaba, işletmecilik, hamaratlık;
USER: sanayi, sektöründe, endüstri, endüstrisi, sektörü
GT
GD
C
H
L
M
O
inspire
/ɪnˈspaɪər/ = VERB: ilham vermek, aşılamak, esinlemek, uyandırmak, canlandırmak, telkin etmek, yaymak, içine çekmek, sebep olmak, soluk almak;
USER: ilham vermek, ilham, ilham kaynağı, esin kaynağı, ilham veriyor
GT
GD
C
H
L
M
O
internationally
/ˌɪn.təˈnæʃ.ən.əl/ = ADVERB: içten;
USER: uluslararası, uluslar arası, uluslararası alanda, uluslararası düzeyde, uluslar
GT
GD
C
H
L
M
O
into
/ˈɪn.tuː/ = PREPOSITION: içine, haline, içeriye, -e, -ye;
USER: içine, haline, halinde, olarak, doğru, doğru
GT
GD
C
H
L
M
O
invest
/ɪnˈvest/ = VERB: yatırım yapmak, yatırmak, giydirmek, donatmak, yetki vermek, sarmak, kuşatmak;
USER: yatırım yapmak, yatırım, yatırmak
GT
GD
C
H
L
M
O
is
/ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup
GT
GD
C
H
L
M
O
it
/ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse;
NOUN: cinsel ilişki;
USER: o, onu, bu, bunu, it, it
GT
GD
C
H
L
M
O
journey
/ˈdʒɜː.ni/ = NOUN: yolculuk, seyahat, yol, gezi, sefer, seyir, mesafe;
VERB: seyahat etmek, geziye çıkmak;
USER: yolculuk, seyahat, yolculuğa, yolculuğu, yolculuğun
GT
GD
C
H
L
M
O
keepers
/ˈkiː.pər/ = NOUN: kaleci, bekçi, bakıcı, koruyucu, sorumlu, işletmeci, muhafız;
USER: sahipleri, bekçileri, keepers, bulanındır, onundur
GT
GD
C
H
L
M
O
know
/nəʊ/ = VERB: bilmek, tanımak, tatmak, farketmek, başından geçmek, ayırt etmek, ilişkisi olmak;
USER: bilmek, biliyorum, biliyor, bekleyebileceğinizi bilmek, biliyoruz, biliyoruz
GT
GD
C
H
L
M
O
lead
/liːd/ = NOUN: kurşun, öncülük, önderlik, rehberlik, kablo;
VERB: sürmek, yönetmek, götürmek, yönlendirmek, önderlik etmek, öncülük etmek, yol göstermek;
USER: kurşun, yol, neden, sebep, yol açar
GT
GD
C
H
L
M
O
like
/laɪk/ = ADJECTIVE: gibi, benzer, aynı;
ADVERB: gibi, benzer;
PREPOSITION: gibi, benzer, falan, aynı;
NOUN: benzer;
VERB: beğenmek;
CONJUNCTION: sanki;
USER: gibi, benzeri, benzerim, gibi bir, böyle, böyle
GT
GD
C
H
L
M
O
likely
/ˈlaɪ.kli/ = ADVERB: muhtemelen, büyük ihtimalle, galiba;
ADJECTIVE: olası, muhtemel, mümkün, uygun, mantıklı, inandırıcı;
USER: muhtemelen, olasılıkla, büyük olasılıkla, muhtemeldir, olası
GT
GD
C
H
L
M
O
line
/laɪn/ = NOUN: satır, hat, çizgi, sıra, kablo, kuyruk, dize, halat, hiza, işkolu, yöntem, bilgi;
VERB: kaplamak, çizmek, çizgi çizmek, astarlamak, doldurmak, kırıştırmak;
USER: çizgi, hat, hattı, satırı, satır, satır
GT
GD
C
H
L
M
O
local
/ˈləʊ.kəl/ = ADJECTIVE: yerel, lokal, yerli, şehir içi, bölgesel, kısmi, ekspres olmayan;
NOUN: yöre sakini, sakin;
USER: yerel, lokal, yerel bir, yerli, local
GT
GD
C
H
L
M
O
makes
/meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak;
NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli;
USER: yapar, yapan, kılan, sağlar, hale getirir
GT
GD
C
H
L
M
O
manufacturing
/ˌmanyəˈfakCHər/ = VERB: üretmek, imal etmek, uydurmak;
USER: üretim, imalat, üretimi, imalatı, üretiminde
GT
GD
C
H
L
M
O
many
/ˈmen.i/ = ADJECTIVE: çok, bir hayli, bir yığın;
ADVERB: çok;
NOUN: birçoğu;
USER: çok, birçok, pek çok, pek, çok sayıda, çok sayıda
GT
GD
C
H
L
M
O
marketing
/ˈmɑː.kɪ.tɪŋ/ = NOUN: pazarlama, alışveriş yapma;
USER: pazarlama, marketing
GT
GD
C
H
L
M
O
markets
/ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır;
VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak;
USER: piyasalar, pazarlar, piyasaları, pazarlarda, piyasalarda
GT
GD
C
H
L
M
O
members
/ˈmem.bər/ = NOUN: üye, taraf, uzuv, organ;
USER: üye, üyeleri, üyelerinin, üyesi, üyeler
GT
GD
C
H
L
M
O
might
/maɪt/ = NOUN: güç, kuvvet, zor;
VERB: mümkün olmak, olası olmak, -ebilmek, -abilmek;
USER: olabilir, might, belki, belki
GT
GD
C
H
L
M
O
millions
/ˈmɪl.jən/ = USER: milyonlarca, milyon, milyonlarca insan
GT
GD
C
H
L
M
O
mini
/ˈmɪn.i/ = ADJECTIVE: mini, küçük, kısa;
NOUN: mini etek, ufak araba;
USER: mini, Kısa, minivan, Özetleri, küçük
GT
GD
C
H
L
M
O
more
/mɔːr/ = ADJECTIVE: daha fazla, daha çok;
ADVERB: daha, bir kat daha;
NOUN: çok, fazla şey, fazlalık;
USER: daha fazla, daha, fazla, fazlası, diğer, diğer
GT
GD
C
H
L
M
O
much
/mʌtʃ/ = ADVERB: veľa, oveľa, mnoho, veľmi, často, dosť, takmer, skoro;
ADJECTIVE: významný významný
GT
GD
C
H
L
M
O
music
/ˈmjuː.zɪk/ = NOUN: müzik, musiki;
USER: müzik, Music, müziği, müziğin
GT
GD
C
H
L
M
O
network
/ˈnet.wɜːk/ = NOUN: ağ, şebeke, iletişim ağı, ağ örgüsü;
USER: ağ, ağı, şebeke, ağa, network
GT
GD
C
H
L
M
O
new
/njuː/ = ADJECTIVE: yeni, taze, modern, acemi, keşfedilmemiş;
USER: yeni, yeni bir, okunmamış, new, new
GT
GD
C
H
L
M
O
nov
/nəʊˈvem.bər/ = ABBREVIATION: Kasım
GT
GD
C
H
L
M
O
of
/əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li;
USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km
GT
GD
C
H
L
M
O
old
/əʊld/ = ADJECTIVE: eski, yaşlı, ihtiyar, eskimiş, önceki, bayat, tecrübeli, eskiden kalma, köhne, harika, pişkin, kart;
NOUN: eski zamanlar;
USER: eski, Alt, Old, yaşlı, eski bir, eski bir
GT
GD
C
H
L
M
O
on
/ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında;
ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak;
ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır;
USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili
GT
GD
C
H
L
M
O
one
/wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane;
PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi;
ADJECTIVE: tek, aynı;
USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir
GT
GD
C
H
L
M
O
operations
/ˌɒp.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: işlem, operasyon, işletme, çalıştırma, ameliyat, işleyiş, kullanma, iş, harekât, tatbikat, etkinlik, cerrahi müdahale, hüküm, yürürlük;
USER: işlemleri, işlemler, operasyonları, operasyonlar, operasyon
GT
GD
C
H
L
M
O
or
/ɔːr/ = CONJUNCTION: veya, ya da, yoksa, yahut;
NOUN: altın sarısı;
USER: veya, ya da, ya, ve, yada, yada
GT
GD
C
H
L
M
O
organization
/ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, örgüt, örgütlenme, organizma, bünye;
USER: organizasyon, örgüt, kuruluş, organizasyonu, örgütü
GT
GD
C
H
L
M
O
our
/aʊər/ = PRONOUN: bizim;
USER: bizim, eden, our, Yazın, Yazın
GT
GD
C
H
L
M
O
out
/aʊt/ = ADVERB: dışarı, dışarıda, dışarıya, çıkmış, bitmiş, kalmamış, açıkta, yüksek sesle;
NOUN: çıkış;
VERB: çıkarmak;
ADJECTIVE: dışarıdaki, dış;
USER: dışarı, üzerinden, out, Çıkış, dışında, dışında
GT
GD
C
H
L
M
O
part
/pɑːt/ = NOUN: parça, bölüm, kısım, rol, görev, taraf, pay, kesim, katkı;
ADJECTIVE: kısmen, kısmi;
VERB: ayrılmak;
USER: bölüm, parça, parçası, bir parçası, parçasıdır, parçasıdır
GT
GD
C
H
L
M
O
paused
/pɔːz/ = VERB: duraklamak, ara vermek, duraksamak, tereddüd etmek;
USER: durakladı, duraklatıldı, durdurulmuş, duraklatılmış, duraklatıldığında
GT
GD
C
H
L
M
O
people
/ˈpiː.pl̩/ = NOUN: insanlar, halk, millet, herkes, ulus, elalem, aile fertleri, eller;
VERB: insan yerleştirmek;
USER: insanlar, kişi, insanların, insan, insanları, insanları
GT
GD
C
H
L
M
O
perked
/pɜːk/ = VERB: dikmek, neşelenmek, canlanmak, kaldırmak, kendine gelmek, başını dikmek;
USER: perked, neşelendi
GT
GD
C
H
L
M
O
porcelain
/ˈpɔː.səl.ɪn/ = NOUN: porselen
GT
GD
C
H
L
M
O
poultry
/ˈpəʊl.tri/ = NOUN: kümes hayvanları;
USER: kümes hayvanları, kanatlı, tavuk, kümes, kümes hayvanı
GT
GD
C
H
L
M
O
production
/prəˈdʌk.ʃən/ = NOUN: üretim, yapım, üretme, imal, yapıt, eser;
USER: üretim, üretimi, üretiminde, üretiminin, üretimini
GT
GD
C
H
L
M
O
productive
/prəˈdʌk.tɪv/ = ADJECTIVE: verimli, üretken, bereketli, yaratıcı, kazançlı, kârlı;
USER: üretken, verimli, üretici, verimli bir, üretim
GT
GD
C
H
L
M
O
products
/ˈprɒd.ʌkt/ = NOUN: ürün, çarpım, mahsul, sonuç, meyve;
USER: ürünleri, ürünler, ürün, ürünlerin, ürünlerinin
GT
GD
C
H
L
M
O
provide
/prəˈvaɪd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak;
USER: sağlamak, sağlar, verin, sunmak, sağlayabilir
GT
GD
C
H
L
M
O
published
/ˈpʌb.lɪʃ/ = VERB: yayınlamak, basmak, yaymak, çıkarmak, ilan etmek, duyurmak, kamuoyuna açıklamak, ortaya dökmek, ileri sürmek;
USER: yayınlanan, yayımlanan, yayınlanmış, Yayımlanma, yayınlandı, yayınlandı
GT
GD
C
H
L
M
O
re
/riː/ = PREPOSITION: dair, falan, filanca, hakkında;
USER: yeniden, tekrar, re, re
GT
GD
C
H
L
M
O
reach
/riːtʃ/ = VERB: ulaşmak, erişmek, varmak, uzanmak, yetişmek, uzatmak, bulmak, vermek;
NOUN: erişme, uzanma, menzil, kavrayış;
USER: ulaşmak, ulaşabilirsiniz, ulaşması, ulaşabilir, ulaşır, ulaşır
GT
GD
C
H
L
M
O
ready
/ˈred.i/ = ADJECTIVE: hazır, hazırlıklı, istekli, kolay, razı, hızlı, amade, gönüllü, çabuk;
ADVERB: hazır, kullanıma hazır;
NOUN: hazır para;
USER: hazır, hazırdır, hazır hale, hazırız
GT
GD
C
H
L
M
O
reconstruction
/ˌriː.kənˈstrʌk.ʃən/ = NOUN: yeniden yapılanma, imar, kalkınma, tekrar inşa, yeniden kurma;
USER: yeniden yapılanma, imar, yeniden, rekonstrüksiyon, rekonstrüksiyonu
GT
GD
C
H
L
M
O
retail
/ˈriː.teɪl/ = ADJECTIVE: perakende;
ADVERB: perakende, perakende olarak;
NOUN: perakende satış, perakendecilik;
VERB: perakende satmak, perakende satılmak, yaymak, ayrıntılarıyla anlatmak, önüne gelene söylemek;
USER: perakende, bireysel, perakende satış, satış, perakendecilik
GT
GD
C
H
L
M
O
route
/ruːt/ = NOUN: rota, yol, güzergâh, hat, herzamanki yol, yürüyüş emri;
VERB: göndermek, sevketmek, nakletmek, belli bir kanaldan yollamak, yürüyüşe geçirmek;
USER: rota, yol, yolu, güzergah, rotası
GT
GD
C
H
L
M
O
running
/ˈrʌn.ɪŋ/ = NOUN: çalışma, koşma, koşu, işletme;
ADJECTIVE: akan, koşan, akar, işleyen, sürekli, cari, arka arkaya, koşarak yapılan;
USER: çalışma, koşu, koşma, çalışan, çalıştıran
GT
GD
C
H
L
M
O
s
= USER: s, ler, lar, temizle, larındaki
GT
GD
C
H
L
M
O
sectors
/ˈsek.tər/ = NOUN: sektör, bölge, işkolu, dilim, daire dilimi, ölçüm teleskopu;
USER: sektörler, sektörlerde, alanları, sektörleri, sektörlerinde
GT
GD
C
H
L
M
O
showing
/ˈʃəʊ.ɪŋ/ = NOUN: gösteri, gösterme, sergi, gösterimde olma, oynama, belirtme, durum;
USER: gösterme, gösteren, arası sonuçları gösteriyor, arası, gösterilen
GT
GD
C
H
L
M
O
simple
/ˈsɪm.pl̩/ = ADJECTIVE: basit, kolay, sade, yalın, saf, sade ve basit, temiz kalpli, kendi halinde, acemi, alçakgönüllü, gösterişsiz, iradesiz, tam;
NOUN: kocakarı ilacı;
USER: basit, basit bir, kolay, sade, basittir, basittir
GT
GD
C
H
L
M
O
small
/smɔːl/ = ADJECTIVE: küçük, az, ufak, hafif, minik, mini, küçücük, ufak tefek, önemsiz, basit, ufacık, zayıf, mütevazi, fakir, sıradan, arka, dar kısım;
USER: küçük, küçük bir, az, small, ufak, ufak
GT
GD
C
H
L
M
O
so
/səʊ/ = CONJUNCTION: bu yüzden, yani, için, diye, -ması için;
ADVERB: çok, kadar, böylece, öyle, o kadar, böyle, pek, de, da, demek, şöyle, demek ki, öyleki, aynen;
NOUN: sol;
USER: bu yüzden, çok, böylece, kadar, yani, yani
GT
GD
C
H
L
M
O
sort
/sɔːt/ = NOUN: tür, çeşit, tip, punto, sınıf, harf takımı, kalite;
VERB: sınıflandırmak, ayırmak, ayıklamak, halletmek, tasnif etmek, çözümlemek;
USER: çeşit, tür, sıralama, Sırala, türlü
GT
GD
C
H
L
M
O
sourced
/sɔːs/ = USER: kaynaklı, kaynaklanan, sourced, kaynaklandığı
GT
GD
C
H
L
M
O
stop
/stɒp/ = VERB: durdurmak, durmak, bırakmak, kesmek, son vermek, kapamak, bitmek, alıkoymak, tıkamak, dindirmek, kalmak, stop ettirmek, savmak, noktalamak, kesilmek, dolgu yapmak, devam etmemek;
NOUN: durak, durma, engel, stop etme, nokta, duraklama, istasyon, duraksama, mola yeri, mercek perdesi, noktalama işareti, ünsüz ses;
USER: durdurmak, dur, durdurun, durdurma, durdurmaya
GT
GD
C
H
L
M
O
strategy
/ˈstræt.ə.dʒi/ = NOUN: strateji, taktik, kurnazlık, savaş bilimi;
USER: strateji, stratejisi, stratejisinin, stratejisini, stratejinin
GT
GD
C
H
L
M
O
subtitles
/ˈsʌbˌtaɪ.tl̩/ = NOUN: altyazı, ikinci başlık;
USER: altyazılar, altyazıları, altyazılı, alt, altyazı
GT
GD
C
H
L
M
O
succeed
/səkˈsiːd/ = VERB: başarılı olmak, başarmak, başarıya ulaşmak, sonra gelmek, yerine geçmek, varisi olmak;
USER: başarılı olmak, başarılı, başarısız, başarıya, başarı
GT
GD
C
H
L
M
O
supermarkets
/ˈsuː.pəˌmɑː.kɪt/ = NOUN: süpermarket;
USER: süpermarketler, süpermarket, süpermarketlerde, süpermarketlere, süpermarketlerin
GT
GD
C
H
L
M
O
suspect
/səˈspekt/ = VERB: hayatta kalmak, kalmak, dayanmak, sağ kalmak, geriye kalmak, yadigâr kalmak, göğüs germek, daha uzun yaşamak
GT
GD
C
H
L
M
O
t
/tiː/ = USER: t, mi, Sal, Pe, t Kaydedilen
GT
GD
C
H
L
M
O
taken
/ˈteɪ.kən/ = ADJECTIVE: tutulmuş;
USER: alınan, alınır, alınması, alınmıştır, almış, almış
GT
GD
C
H
L
M
O
tea
/tiː/ = NOUN: çay, esrar;
USER: çay, çayı, Kahve, tea, tea
GT
GD
C
H
L
M
O
technologies
/tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim;
USER: teknolojileri, teknolojiler, teknolojilerin, teknolojilerinin, teknoloji
GT
GD
C
H
L
M
O
telecommunications
/ˌtel.ɪ.kəˌmjuː.nɪˈkeɪ.ʃənz/ = NOUN: telekomünikasyon;
USER: telekomünikasyon, telekomünikasyon ve bağlantı, iletişim, haberleşme, Telecommunications
GT
GD
C
H
L
M
O
tens
= NOUN: onluk, onlu;
USER: onlarca, on, on binlerce
GT
GD
C
H
L
M
O
that
/ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye;
PRONOUN: o, ki, şu, diye;
ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar;
ADJECTIVE: öteki;
USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki
GT
GD
C
H
L
M
O
the
GT
GD
C
H
L
M
O
there
/ðeər/ = ADVERB: orada, oraya, şurada, oralarda, o konuda;
PRONOUN: şuradaki;
USER: orada, var, vardır, yoktur, yok, yok
GT
GD
C
H
L
M
O
they
/ðeɪ/ = PRONOUN: onlar, insanlar;
USER: onlar, bu, bunlar, da, de, de
GT
GD
C
H
L
M
O
think
/θɪŋk/ = VERB: düşünmek, sanmak, saymak, zannetmek, anmak, tasavvur etmek, aklından geçirmek, planlamak;
USER: düşünmek, düşünüyorum, düşünüyorsanız, düşünüyorsun, düşünüyor, düşünüyor
GT
GD
C
H
L
M
O
thousands
/ˈθaʊ.zənd/ = NOUN: bin;
USER: binlerce, bin, bin
GT
GD
C
H
L
M
O
through
/θruː/ = ADVERB: sayesinde, doğru, baştan sona, tamamen, doğruca, bir uçtan bir uca;
PREPOSITION: sayesinde, içinden, arasından, yüzünden, baştan başa, bir uçtan bir uca;
ADJECTIVE: kesintisiz, direkt;
USER: sayesinde, ile, aracılığıyla, üzerinden, yoluyla
GT
GD
C
H
L
M
O
to
/tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru;
USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç
GT
GD
C
H
L
M
O
too
/tuː/ = ADVERB: çok, de, fazla, dahi;
USER: çok, de, da, fazla, kadar, kadar
GT
GD
C
H
L
M
O
tripled
/ˈtrɪp.l̩/ = VERB: üç katına çıkarmak, üç misline çıkmak;
USER: üç katına, üçe, katına, üç, üç kat"
GT
GD
C
H
L
M
O
turnover
/ˈtərnˌōvər/ = NOUN: devir, devir hızı, iş hacmi, devirme, devrilme, fire, satış işlemleri, eksilme, meyveli turta;
USER: devir, ciro, cirosu, sermaye, cirosunun
GT
GD
C
H
L
M
O
turns
/tɜːn/ = NOUN: dönüş, dönme, sıra, dönüm;
VERB: çevirmek, dönmek, döndürmek, dönüştürmek, geçmek, olmak, sapmak, dönüşmek;
USER: döner, çıkıyor, dönüşür, açar, yanar
GT
GD
C
H
L
M
O
twists
/twɪst/ = NOUN: bükülme, bükme, dönme, dönemeç, burkulma, tvist, kıvrım, düğüm, kıvırma, büklüm;
VERB: bükmek, kıvrılmak;
USER: katlanmış, twists, bükülme, manevra, pike
GT
GD
C
H
L
M
O
under
/ˈʌn.dər/ = ADVERB: altında, altına, altta;
PREPOSITION: altında, altı, altından, bağlı, halinde, döneminde, etkisi altında;
ADJECTIVE: alt, az;
USER: altında, altındaki, kapsamında, altına, çerçevesinde, çerçevesinde
GT
GD
C
H
L
M
O
unique
/jʊˈniːk/ = ADJECTIVE: benzersiz, eşsiz, özgün, tek, biricik, mükemmel, rakipsiz, yegâne, bir değerli;
NOUN: eşsiz şey, nadir şey;
USER: benzersiz, eşsiz, benzersiz bir, eşsiz bir, özgü
GT
GD
C
H
L
M
O
up
/ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya;
PREPOSITION: yukarı, yukarıya;
ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş;
NOUN: artış;
VERB: yükseltmek, artırmak;
USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla
GT
GD
C
H
L
M
O
ve
/ -v/ = USER: ettik
GT
GD
C
H
L
M
O
want
/wɒnt/ = VERB: istemek, arzulamak, arzu etmek, gerektirmek, talep etmek, yoksun olmak, ihtiyacı olmak, eksik olmak;
NOUN: arzu, ihtiyaç, yokluk, istek, gereksinim, lüzum, fakirlik, gereksinme;
USER: istemek, istediğiniz, istiyorum, istiyorsanız, istiyorsunuz
GT
GD
C
H
L
M
O
waters
/ˈwɔː.tər/ = NOUN: su, sular, sıvı, su birikintisi, kaplıca suyu, karasuları;
VERB: sulamak, su almak, su vermek, sulandırmak, sulanmak, su katmak;
USER: sular, suları, sularda, sularında, suların
GT
GD
C
H
L
M
O
way
/weɪ/ = NOUN: yol, yön, yöntem, tarz, taraf, usul, davranış, mesafe, gidişat, durum, yapılış şekli, gelenek, davranış tarzı, bakım, civar, iş alanı;
USER: yol, şekilde, yolu, bir şekilde, bir yol, bir yol
GT
GD
C
H
L
M
O
we
/wiː/ = PRONOUN: biz;
USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu
GT
GD
C
H
L
M
O
which
/wɪtʃ/ = ADJECTIVE: hangi;
PRONOUN: hangi, hangisi, ki, hangisini;
USER: hangi, olan, olduğu, ki, bu, bu
GT
GD
C
H
L
M
O
who
/huː/ = PRONOUN: kim, kimi, kime, ki o;
USER: kim, kimin, olan, edenler, eden, eden
GT
GD
C
H
L
M
O
why
/waɪ/ = ADVERB: neden, niçin, niye;
NOUN: sebep;
USER: neden, yüzden, nedeni, nedenle, niçin, niçin
GT
GD
C
H
L
M
O
with
/wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li;
USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte
GT
GD
C
H
L
M
O
work
/wɜːk/ = NOUN: iş, çalışma, eser, görev, işleme, emek, işyeri, yapıt, meşguliyet;
VERB: çalışmak, işlemek, iş yapmak, işe yaramak, çabalamak, meşgul olmak, başarılı olmak, oynamak, mayalanmak, etkili olmak, seğirmek, oynatmak, koparmak, sızdırmak, işletmek;
USER: çalışma, çalışmak, iş, işe, çalışmaya
GT
GD
C
H
L
M
O
working
/ˈwɜː.kɪŋ/ = NOUN: çalışma, iş, işleme, işletme, çaba, üretme, halletme, mayalanma, kazı;
ADJECTIVE: çalışma, çalışan, iş, işleyen, yeterli, temel;
USER: çalışma, çalışan, çalışıyor, iş, çalışmaya
GT
GD
C
H
L
M
O
year
/jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş;
USER: yıl, yılın, yıllık, yılı, yılda, yılda
GT
GD
C
H
L
M
O
your
/jɔːr/ = PRONOUN: sizin, senin;
USER: sizin, senin, Kaydınızı, Kullanıcı, da, da
178 words